Oldukça yeni bir yerleşim yeri olan Çaycuma’nın tarihiyle ilgili bilgiler, Osmanlı Devleti döneminde hazırlanan Kastamonu ve Bolu Salnamelerindeki bilgilerle ve sözlü anlatımlarla sınırlıdır. Yerleşim yeri olarak çok uzun bir tarihsel geçmişe sahip olmamakla birlikte bugünkü Çaycuma’nın sınırları içinde kalan topraklar tarih öncesi dönemden bu yana çeşitli toplulukların yerleşimine sahne olmuştur. Tarihsel süreç içinde savaşlar, göçler ve diğer nedenlerle bölgeye yerleşen toplulukların izleri günümüze kadar gelmiştir.
Tarih öncesi dönemde, bugünkü Çaycuma’nın bir bölümünün de içinde bulunduğu bölgenin adı Paflagonya idi. Paflagonya bölgesinin batı sınırını Filyos Çayı oluşturuyordu. Karadeniz kıyısındaki Tios (Filyos) bir Miletos kolonisiydi. Paflagonya bölgesine yerleştiği bilinen en eski topluluklar Frigya boylarıdır. İ.Ö 1200’lü yıllarda başlayan ve “Ege Göç Kavimleri Hareketi” adı verilen göçlerle birlikte Bitin, Mariondin,Migdon diye anılan Frig toplulukları Zonguldak ve civarına yöneldi. Ancak bu topluluklar birkaç yüzyıl boyunca siyasal bir örgüt yapısı oluşturamadılar. Kral Gordias ve Midas’ın öncülüğünde siyasal yapılanma içine girdilerse de yöredeki Frig egemenliği Kimmerler tarafından ortadan kaldırıldı. İ.Ö. VII yy başlarında Kafkasya’dan Anadolu’ya giren Kimmer boyları Frigya’ya ardı arkası kesilmeyen seferler düzenledi. Bu seferlerin sonucunda Frig Kralı III. Midas, Kimmer savaşçılarına yenik düştü ve İ.Ö. 676’da Frig Krallığı ortadan kalktı.
Kimmerler, Paflagonya’daki varlıklarını İ.Ö. 630’lara değin sürdürdüler ancak Lidyalılar ve Asurlular’la yaptıkları savaşlar sonucunda zayıf düştüler ve en sonunda Med Devleti karşısında tutunamayarak Anadolu’yu terk ettiler.
Kimmerler’den sonra İ.Ö. VI. yy başlarında Lidya Devleti bölgede egemenlik sağladı.Yine aynı yıllarda, Batı Anadolu kıyılarında yaşayan kimi Megaralılar ve Boitoiyalılar bölgeye geldiler. Karadeniz’in kuzeyinden getirdikleri malların boşaltılabileceği “emperion”lar (küçük ticari iskeleler) kurmaya yöneldiler. Tios (Filatairos/Filyos) bunlar arasında önemli bir koloniydi. Ancak Perslerin, Lidyalıları İ.Ö.546’da yenilgiye uğratmasıyla bölgedeki Lidya egemenliği de son buldu.
Persler, Anadolu’ya egemendiler ama Tios (Filyos) gibi koloni kentlerinin yönetimine fazlaca karışmadılar. Bu kentlerin yönetimine “tiran” adı verilen kendi yandaşlarının getirilmesini sağladılar.İ.Ö. 334’de Anadolu’ya geçen Makedonya Kralı İskender, Pers ordusunu Gronikos Çayı yakınlarında yenilgiye uğratınca Perslerin Batı ve Kuzeybatı Anadolu’daki üstünlüğü sona erdi. İskender bölgeyi Makedonyalı subayların yönetimine bıraktı.
Romalılar döneminde, Romalı soylulardan ve ünlü yöneticilerden Balbinus, İmparator Maksimunus (İ.Ö.235 -238) zamanında çeşitli vilayetlerde sivil yönetime geçişe yönelik düzenlemeler yaptı ve bölge Doğu Roma İmparatorluğu içinde kaldı.
VII. yy başlarında, Bizans İmparatoru Herakleios döneminde ülke “thema” (vilayet) denilen yönetsel birimlere ayrıldı. Bölge de bunlardan “Opsikion Theması” içinde yer aldı.
Paflagonya kıyıları 1204’den sonra Komnenos soyundan gelen David tarafından ele geçirildi.
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türk boyları kitleler halinde Anadolu’ya akmaya başladı.Malazgirt zaferinden hemen sonra Alp Arslan (1072) öldürülünce yerine oğlu Melikşah geçti ancak Türkler arasındaki iktidar kavgası bir türlü bitmek bilmiyordu. Alp Arslan’a karşı ayaklanmış olan Kutalmışoğlu Süleymanşah ve kardeşi Mansur Anadolu’ya girdiler ve kısa sürede Konya’dan İznik’e kadar olan bölgeyi ele geçirdikten sonra 1075’te Anadolu Selçuklu Devletini kurdular. Ancak Bizans egemenliğindeki Zonguldak ve yöresine yönelik Türk saldırıları geçici akın olmaktan öteye gidemiyordu.
1084 yılında I. Aleksios’un bölgedeki valilerini askerleriyle birlikte İstanbul’a toplantıya çağırmasını fırsat bilen Süleymanşah’ın komutanlarından Emir Karatekin, Ulus, Bartın, Devrek topraklarını ele geçirdikten sonra kıyıya yönelerek Zonguldak yöresini bütünüyle ele geçirdi.
Büyük Selçuklular ile Anadolu Selçukluları arasındaki çekişme yeniden başlamıştı.Çekişme sonucu Anadolu Selçukluları büyük bir sarsıntı geçirdiler. Emir Karatekin de Bizanslılar karşısında direnemeyince bölge yeniden Bizanslıların eline geçti.
Anadolu Selçuklularının çöküş döneminde Candaroğulları Beyliği bağımsızlığını ilan etti (1335). Sinop’tan Safranbolu’ya kadar uzanan bölgede egemen olan Candaroğulları, beyliklerini hem Bizans’a, hem de Osmanlılar’a ve öbür beyliklere karşı korumaya çalıştılar. Candaroğulları’nı en çok Osmanlı Devleti tedirgin ediyordu. Candaroğlu Süleyman Paşa’nın bir kaç kez Orhan Gazi ile savaştığı biliniyor.
Osmanlı Devleti’nin Anadoludaki Türk Beyliklerini ortadan kaldırmaya ve Osmanlı Devleti’nin Anadolu’daki egemenliğini sağlamaya yönelik savaşlar sırasında Taraklı Borlu (Safranbolu) yönünden ordusuyla Kastamonu’ya yönelen Yıldırım Bayazit, Candaroğulları Beyliğinin başında bulunan Süleyman Paşa’yı öldürdü. Kastamonu ve çevresini (1392) Osmanlı topraklarına kattı. Ancak, Ankara Meydan Savaşı’ndan (1402) sonra, Kastamonu ve çevresi yeniden Candaroğulları Beyliği’ne geri verildi.
Amasra’ya kadar uzanan kıyı bölgesinin ve iç kesimlerin Osmanlı topraklarına katılması; Cenevizlilerin, Bizanslıların ve Candaroğullarının egemenliğinin kesin olarak sona ermesi Fatih Sultan Mehmet döneminde (1451) oldu. Fatih Sultan Mehmet aynı zamanda Candaroğlu Beyliği’ni de ortadan kaldırdı. (Arşiv Ekin Ofset)