Önce öğretmenleri nitelikli duruma getirmeliyiz

Hastaneye gittiğinizde hastabakıcı, hemşire, hekim kimdir giyiminden anlarsınız. Adliyeye vardığınızda mübaşir, avukat, savcı, yargıç kimdir giyiminden ayırt edersiniz. Polis, bekçi, astsubay, subay, gardiyan, orman muhafaza memuru da giyimiyle kendini belli eder. Bir kamu okuluna gittiğinizde ise öğretmenleri pek ayırt edemezsiniz.

Kendini sendika sanan sahte, işbirlikçi, nepotik, ağacı, feodal, bilim dışı, tehditçi, örgüyü bozucu birtakım yapılar son 30 yılda öğretmenlik mesleğinin saygınlığını aşağı çekme noktasında etkin rol oynadılar.

Bugün eğitim bakanlığı sahte sendikaların kuşatma ve baskısı altındadır. 12 Eylül 1980 öncesinin CIA/Gladyo kontrolündeki ya da etkisindeki ya da güdümündeki yıkıcı, bölücü, ırkçı, feodal, faşist, neoliberal, fon solcusu ve radikal gerici örgütler bugün önümüze sendika etiketiyle çıkmaktadır.

Sahte eğitim sendikalarının toplam 2-4 bin civarındaki tepe yöneticileri kral, padişah, prens, ağa, şeyh gibi lüks içinde yaşıyor. Ankara’daki en lüks binalar bunlarda. Maaşları 10-40 asgari ücret arasında. Yağ-bal içindeler.

Partilerin arka bahçesi sarı yapıların üyelik aidatı hala devlet tarafından ödeniyor. Buna dur diyen de yok. Eğitimde kaliteyi artırmak için hiçbir önerileri de söz konusu değil.

Sendikaların körüklemesiyle okullardaki personel 4-5 parçaya bölündü. Kamplaşmalar arttı. İş birlikleri, dayanışma, iletişim azaldı. Öğretmenler kliklere, fraksiyonlara ayrıldı.

Haftada 2 gün yani 15 saat ders anlatıp(?) diğer 5 gün ortadan kaybolan çeyrek milyon civarındaki öğretmene ses eden yok. Dünyanın neresinde yılda 72 gün işe gidip 365 gün üzerinden maaş ödemesi yapılıyor?

32 yıl MEB bünyesinde çalıştım. Sistemden tiksinip 2 sene evvel emekli oldum. Son 24 aydır özel sektörde huzur içinde çalışıyorum. Zira burada kalite, enerji, verimlilik, azim, saygı, huzur, eğitim, düzen var. İş yapmayanlar 3 gün bile barınamıyor. Herkes verimine göre maaş alıyor. Ayda 11.400 TL alan da var, 50.000 TL alan da var.

Gereksiz, ezici toplantılar yok. Şov peşindeki milli eğitim müdürleri, yardımcıları, şube müdürleri(?) ortalarda dolaşıp durmuyorlar. Taşranın siyaset bezirganları ikide bir okula gelip dayılık yapamıyor.

Sendika, örgütlenme, STK olmasın demiyorum. Şu anda MEB içinde türeyen sendikaya benzeyen yapıların yüzde 90’ının eğitim yapısını çürüttüğü kanısındayım.

Sadece para konuşan işçi ve memur sendikacılığı Orta Çağ’da kalmıştır. Kalite, verimlilik, üretim, adalet, estetik, ilerleme, bilim diyen yapılar oluşturulmalıdır.

1 milyondan fazla olan öğretmen 3-5 yılda bir mesleki, pedagojik, psikolojik testlerden geçirilmelidir. 34 yıldır öğretmenlik yapıyorum. Devlet benim yeterliliğimi hiç ölçmedi… Niteliksiz öğretmenler saptanıp meslekten çıkarılmalıdır.

Vasat, bilgisiz, yetersiz kadrolarla ülkemiz asla ileri gidemez.

Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir