Eğitim Çürüyünce Arkası Geliyor

1974 yılından beri yani 50 yıldır “eğitim sürecinin” içindeyim. 15 sene öğrencilik sürecim oldu. 2014 yılında yüksek lisans da yapayım dedim. Bilim sınavını geçtim. Eğitim yönetimi üzerine uzmanlaşma niyetim vardı. İzzet Baysal Üniversitesinde yarım dönem derslere devam ettim. Bilim dışı ders içerikleri, öğretim üyelerinin inanılmaz düşük profili, sohbet tarzındaki faydasız dersleri görünce kaydımı askıya aldım.

1989 yılından itibaren Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin, Lefkoşa, Zonguldak illerindeki kamuya ait 10 farklı meslek lisesinde eğitimci, idareci olarak görev yaptım. Halen Ankara’da bulunan özel bir kolejde çalışıyorum.

Aradan geçen yarım asırlık süreçte il ve ilçe milli eğitim müdürlerinin tamamen politikacı ağaların, tarikat şeyhlerinin, feodal toprak ağalarının, taşra tüccarlarının, sahte sarı sendikaların zengin ağalarının referansıyla (torpiliyle) koltuklara oturtulduğunu gördüm.

Bulunduğum illerde müdürler(?) neredeyse her 2 yılda bir değiştiler. Her yeni gelen; bilimden, akıldan, zekadan, pedagojiden uzak işlere bolca zaman harcadılar.

Eğitimde çok başarılı olan Güney Kore, Singapur, Avustralya, Almanya, Finlandiya gibi ülkelerin yol haritaları önümüzde dururken yetersiz eğitim bakanlarının uyduruk eğitim yordamları ile işi Arap saçına çevirdik.

34 yıldır ders anlatıyorum. Bu kadar uzun sürede elektrik-elektronik-bilgisayar teknolojisi büyük aşama kaydetti. Bilgiler değişti. Ama beni ve 1.200.000 kadar öğretmeni “bilimsel-teknik” sınavdan geçiren olmadı. Yani yeterli olup olmadığım hiç ölçülmedi. Sürücü ehliyetimi 33 yıl önce aldım. O zamandan bu yana sürüş yeterliliğim de hiç ölçülmedi. Böyle bir ülke olabilir mi?

Yaşadığınız ilçede ve ilde görev yapan milli eğitim müdürlerinin ve tamamen sınavsız biçimde atanan müdür yardımcılarının özgeçmişine, diplomasına, branşına, kıdemine, aldığı görevlere, unvanlara bir bakın. Tespitlerime göre yüzde 90’ının yaptığı işle ilgisi yoktur.

Son 74 yılda; NATO’cu, NATO milliyetçisi, IMF’ci, ulufe dağıtıcı, emekli olma yaşını sürekli düşürücü, betoncu, taşra oportünisti, KİT yağmalayıcı, devlet memuru kadrosunu artırıcı, makam araba saltanatçısı, servet biriktirici, yabancı bankalarda hesap açma meraklısı, lüks düşkünü, “dün dündürcü”, sık sık parti değiştirici ne kadar siyasi lider varsa eğitimin seviyesini düşürmek için çaba göstermiştir.

Çünkü, bilgisiz, meraksız, ezberci, menkıbeci, masalcı, efsaneci, biat edici, şükredici, dünyaya fani dönem olarak bakan kuşakları “idare etmek”, kandırmak, aldatmak, uyutmak, soymak daha kolaydır.

Ekonomi, tarih, felsefe, fizik, kimya, matematik, dil bilmeyen kitleler dünyadaki değişimi algılayamaz. Kendi ülkesini süper güç sanır. Uzayı bile feth ettiğini düşünür. Hukuk ile hak arayamaz. Çetelere, mafyalara, Gladyo uşaklarına karşı duramaz.

Sadece imza atan, siyasi kimliklerin tayin, atama, terfi, sürgün etme emirlerini yerine getiren milli eğitim müdürleri ile bir yere varamıyoruz.

Yapay zeka, endüstri 4.0, karanlık fabrikalar, robotlar, kodlama, yazılım devrine girdik. Sadece tuğla, çöp kovası, kalem, silgi, çimento, kazak, pantolon, halı, buzdolabı üreterek ileri ülke olamayız. Bizi kandırıyorlar.

Halktan 150 farklı yöntemle toplanan aşırı vergilerin yüzde 20 kadarı eğitime gidiyor. Ama 1 milyon 200 bin kişilik eğitim ordusu toplumun ilerlemesi için yüzde 1 bile katma değer yaratamıyor. 250 bin kadar öğretmen(?) haftada sadece 2 gün, yılda 70-80 gün çalışarak 12 ay maaş alıyor. Öğretmenler dersi olsun ya da olmasın haftanın 5 günü okulda olmalıdır.

2 yıldır özel okulda çalışıyorum. Burada yeteneksiz, yetersiz kişiler 1 gün bile ders veremiyor. İdareci olarak 5-10 kişi yok. Sadece 1 kişi kamudaki 5 kişinin yaptığı işleri yürütebiliyor. Yani devlette 5 kişiden 4’ü fazladır.

Eğitimi beceremediğimiz için dünyanın 193 ülkesi arasında sosyal-bilimsel gelişmişlikte ilk 50’ye giremiyoruz.

Bu topraklarda 205 üniversite var. Bunların sadece 20’si evrensel standartları tutturabilmekte.

Sonuç olarak, 81 il, 930 ilçedeki milli eğitim müdürleri ve 3 bin civarındaki müdür yardımcıları sınavlı, diplomalı, kitaplı, tezli, projeli, dinamik kişilerden seçilmediği sürece ilerlemek hayaldir.

Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir