Devrek Tarihi ile ilgili yazılı kaynaklar – Sadi Uyar
Devrek‘in Tarihi ile ilgili bilgiler “Salnameler ve yıllıklar hariç” yazılmış kısa bilgiler de vardır. En eskisi 1922 yılına ait “Zonguldak Sancağı” (Metni eski Harfli Türkçedir) adlı kitapta yazılan “Devrek Şehri” adlı kısımdır.
Yazar Devrek’in tarihi gelişimini, o günkü şartlara göre detaylı yazmıştır. Bir diğeri yine Devrek ile ilgili, kısa da olsa 1945 yılında yazılan “Bugünkü Devrek Kasabası” adlı makaledir. Bu makalede Emin Çakıroğlu Devrek’in 1945 yılındaki durumunu üç sayfa da olsa iyice anlatmıştır. En son 2000 yılında çıkan Ömür Çelikdönmez’in yazdığı “Devrek Tarihi“dir.
1922 yılında Abdullah Cemal tarafından yazılan “Zonguldak Sancağı” aynı zamanda bu bölge tarihi ile ilgili yazılan ilk kitaptır. Kitabın her sayfasında Devrek’le ilgili bilgiler mevcuttur. Biz yalnızca Devrek şehri ismiyle yazdığı kısmını burada aynen aktarmak istiyoruz. Kitap eski harfli Türkçe’dir.
Devrek Şehri 1922 yılı:
Devrek kasabası oldukça kadimdir (eski). Fakat ne zaman tesis ettiğine dair hiçbir malumat mevsuka ve tarihiye yoktur. Asar-ı atıka ve mebani-yi kadime-yi mutebereye tesadüf edilemiyor yalnız kasabanın şimal tarafında Devrek karyesinin Cuma ve bayramları için masla-ı umumileri olan avam beyninde (halk arasında) cami atik (eski cami) namlı taşıyan ve Mustafa Şemsi Paşa tarafından inşa kılındığı anlaşılan Şemsi Paşa cami-i şerifi yakınında Devrek kayresinin bundan 150 sene evvel ufacık bir mahalden ibaret olduğu menkulattandır (anlatılan, tefsiridir, bilgisidir). Bu cami-i şerifin duvarında (Hicri 821)(?) Miladi–1417–1418 tarihinin mevcudiyeti, bu kasabanın velev ki kayra halinde bile olsa o tarihte var olduğuna delil olarak gösterilir. Mülga pürnar ve el an (şimdi) Hışıroğlu karyesi ile (Mülga Arpaslan – Alparslan) karyesi civarında “Eski Pazar” namıyla yad olunan bir harabe mevcuttur.
Emra-yı (umeray-ı) selcukuye’den Alp Arslan ‘ın bu taraflara geldiği, bu iklim-i gabza-yı tasarufuna geçirerek nam-ı celadetine ( kahramanlık namına) izafete Arpaslan –Alp Arslan divanını teşkil edildiği, bir vakitler bu divanın pek ziyade mamur (güzel) olduğu rivayet olunmaktadır. Karyenin ortasında kitabesi mevcut olan mezarın kime ait olduğu kestirilemiyorsa da bu havalinin fatihine veya emra-yı (umera-yı) Selcukiye’den birine ait olması zannı geliyor.
Devrek kasabasının mevkii, tarihi atlasa nazaran (Bitinya) hükümet-i kadimesi hududu dahilinde görülmektedir (Bitihniya) nın tabi olarak geçirdiği edvar-ı (devirler, zamanlar) tarihiyeden bu da hisse mend (hissesi olan) olmuş ve selcukilerin zuhürunda idare-yi selcukiye’ye mütabiyet eylemiştir.
Şevkdir ki bu havalinin ne zaman Osmanlı Türkleri’in idaresine dâhil olduğu kati olarak anlaşılamamaktadır. Fatih Karadeniz sevahilinde (sahillerinde) yalnız kalmış olan üç hükümeti (Amasra, Sinop, Trabzon) teshir eylemişti. Fakat Devrek havalisinin daha evvel teshir edilmiş bulunmasının akıl ve mantık ilkelerine göre teslimi zaruridir. Çünkü garp şimalinde bulunan Ereğli‘nin Osman Gazi evahir-i saltanatında veya Osman Gazi devrinde zapt edildiği mezkûr kasaba mevcut sultan Orhan ve Süleyman paşa namlarına izafe edilen cami-i şeriflerde sabittir.
Köylerin tesisinde birbirlerine mesafesi, nehirlere, yollara münasebeti (daha doğrusu sonradan tesis edilen yolların köylere nispetleri) hava ve rüzgârlara nazaran vaziyeti düşünülmemiştir. Birçok yerlerde köyler kışın soğuklardan tahaffuz (kendini sakınma) veya harici tecavüzlerden kaçmak İçin izbe (tenha) ve çukur yerlerde tesis edilmiştir.
Köylerin arasında yalnız Bartın ve Ereğli’de 5–10 köy otuzdan fazla haneden mürekkep olup diğerlerinin ekseriyeti 4–5 ila 20 haneden müteşekkildir. Bu suretle arızalı dağlılık arazideki toprakları zira edebilmek (ekebilmek) maksadından ileri gelmektedir. Muntazam yol ve vesait ziraat olduğu halde karyelerin birleştirilmesi her halde birçok noktalardan terki ve temden için bir amil (sebep) olacağı bi-iştibahtır. (şüphesizdir)
Devrek’le ilgili diğer bir yazı da 1945 yılında Emin Çakıroğlu’un yazdığı “Bugünkü Devrek Kasabası” adlı makalesidir. Devrek ile ilgili olarak 4 sayfa yazdığı makalede kısa da olsa sosyal ve ekonomik konulara değinmiş.
1945 “Bugünkü Devrek kasabası” sayfa 405–406:
“Devrek kasabasının kuruluşu, mazisi ve tarihi hakkında mazbut vesikalara dayanan bilgilere sahip değiliz. Bununla beraber, şehrin ilk isminin Hamidiye olduğunu ve Abdülhamidin tahta çıkmasıyla bu ismin kullanılması yasak ettiğini ve bu günkü Devrek isminin de ancak o zamandan beri kullanılageldiğini yaşlı yerlilerden öğrenmiş bulunuyoruz. Yerli halk arasında “Devrek” kelimesi etrafı oldukça yayvan yüksekliklerle çevrilmiş, ortası çukur bir tasa benzeyen yerler için kullanılmaktadır. Yukarda Devrek’in böyle bir çukurluğun merkezini teşkil ettiğini yazmıştık. Demek oluyor ki, şehrin adını, halk dış görünüşüne bakarak vermiş ve Devrek yakın mazide iki defa isim değiştirmiştir.
Bugünkü Devrek kasabası, şehrin merkezini teşkil eden bir çarşı ile (burası aynı zamanda Pazaryeri olarak kullanılıyor) onun etrafında çayın güney kenarına yayılmış bahçeler arasında oturma mahallerinden teşekkül etmektedir. Oturma mahallerinin bir kısmı da çayın karşı kenarında bulunmaktadır. Fakat burası birdenbire dikleştiğinden, şehrin bu tarafa doğru genişlemesi beklenemez. Devrek panayır meydanı adı verilen ve şehrin doğu semtine tesadüf eden sahaya doğru yayılmaktadır. Esasen önceleri spor sahasının yarış meydanlarının bu mıntıkada kurulması da buraların yapı işlerine şehrin diğer bölgelerinden daha müsait olduğunu gösterir. Yalnız şunu da düşünmek zorundayız ki bu semt verimli taraça topaklarını teşkil eder. Şehrin bu yönden genişlemesi sebze bahçelerinin aleyhine olur hâlbuki şehir güneye doğru yayılırsa hem toprak kazanılır hem de çayın taştığı mevsimlerde meydana gelen bazı tehlikelerin önüne geçilmiş olur.
Devrek’in çarşısı oldukça basit ve iptidaidir. Birkaç bakkal ve manifaturacı dükkânı, demirci ve marangoz tezgâhı ile bunların yanında şöhreti ta Amerika’ya kadar ulaşan el işi baston yapan iki bastoncu imalathanesi bulunmaktadır”
15–16. Yüzyıllardaki kayıtlarda Devrek’le ilgili bilgilere ulaşmak için Devrek adı olarak bakmamak gerekir. Kayıtlara Hızır bey ili adı olarak bakmak gerekir. Bölge “Hızır Bey İli” olarak geçer. Çünkü buraları fetheden Hızır Bey’dir. Bölge “Hızırbey İli” diye anılır. Hızırbey İli olarak bakılırsa Mengen’den sonra Dirgene, Yılanluca, Devrek, Çarşambaya (Çaycuma) ve Filyos Irmağı’nın sağ tarafı olup Filyos sahilleri, Türkeri (Türkali), Çatalağzı, Beycuma bölgeleri dâhildir.
16. yüzyıldan sonra Devrek ve Çarşamba için kaza tabiri kullanılmış ise de bundan bir idare ünite anlamı çıkarmamak lazımdır. Bu kasabaların çoğu idari bölümleri gösteren tahrir defterlerinde “nahiye” diye tanımlanmaktadır. Burada kaza kelimesi bir kadı veya kadı naibinin mıntıkası anlamında kullanılmıştır. İdare değil mali yönden (vergi toplama)’dir. Bu kazalar İdare yönünden Bolu livasına bağlıdırlar.
Hızırbegeli (Hızır Bey İli) bölgesi ile ilgili ilk bilgiler “Tevarih-i Ali-i Osman-Kemal Paşa-Oğlu Şemsettin Ahmed İbn-i Kemal” kitabında geçer. Kitapta Orhan Gazi komutanlarından Konur Alpı Bolu iline sefere gönderir. Konur Alp Bolu’yu Fethettikten sonra iki komutanı olan Hızır Bey ile İfelfan Bey’i (İfelfan harekeli olarak yazıldığından yani yazıldığı gibi okunur bazı tarihçiler bu Beyi Eflagan Bey diye bahseder)
Kitapta geçen Tarih 1326 yılıdır. Aynen şöyledir:
“Konur Alp hizmetkârlarından iki namdar (ünlü) beye Birine Hızır Bey birine İfelfan dirlerdi, akına gönderdi Hızır Bey bağilerini (serkeşlerin) bağrına perdah idüb (yakıp) dağilerin (azgınların) cemiyetini dağıttı. Ol diyarı ki, şimdi il dilinde Hızır- Bey –İli unvanıyla iştiharı (şöhreti) var. Feht itdi kenduye ittiba iden (boyun eden) etba (Topluluklar) ile ol yerdeb yerleşti kaldı. Ölünce anda durdu. Ol sebebden mamure-ı mezbure (adı geçen yer) serdar-ı mezküre nisbetle (sözü edilen başbuğa nisbet edilerek) elsine-i nasda (halk ağzında) meşhurdur.”
Hızır Bey’in aldığı bölge “Hızır Bey İli” diye geçer anılır der.
17. Yüzyıl başlarına kadar Hızırbey ili olarak geçen bölge 1620’den sonra Hızırbey ili diye geçmez. Hızırbey ilinden sonra kazalar veya nahiyelere bölünmüş bu nahiyeler Devrek, Çarşamba (Çaycuma), Yılanluca, Dirgene-ma’a Sekiz Divan, Hisarönü (Filyos)’dur.
Devrek adının geçtiği en eski belgeler 1519 yılına ait Tapu Tahrir defterleridir. Bu defterlerde Devrek ile ilgili bilgiler mevcuttur. Bundan başka H.937/1530 M. yılına ait Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’nde geçer. Bu defterlerde Hızır Bey iline dâhil Devrek Pazarı, Devrek Karyesi olarak geçer. Diğer bir Belge ise 1400 yıllarına ait Fatih Devri’ne ait Tahrir defteridir. Bu defterin kesin bir tarihi yoktur. Yalnız Fatih Sultan Mehmet dönemine ait olduğu kesindir. Defterin bazı sayfaları yoktur. Kalan sayfalarında Hızır Bey İli’ne bağlı bazı köylerin tımarları yazılıdır. Tüm sayfaları olmadığından Devrek yazılı kısmı bulunmaz. Ama Devrek’e bağlı Köylerden bahsetmektedir.
1519 Yılına ait 51–19–15–547 nolu tapu tahrir defterlerinde Devrek’le ilgili geçen kısımlar, köyleri “Hızır Bey İlinde” diye geçer. Devrek ve Çarşamba’dan bahseden defterdeki ifadeler anlaşılabildiği kadarıyla şöyledir:
Hızır Bey İli bugün Zonguldak iline bağlı Devrek ve Çaycuma İlçesi ile merkez İlçenin bulunduğu coğrafi sahayı içine almaktadır. Defterdeki ifadelere nazaran, Hızırbegeli (Hızıbey ili) adı Çarşamba ve Devrek ile beraber geçmektedir. Her iki tahrirde de Hızırbegeli (Hızırbey ili) ve Çarşamba adlarıyla bir yerleşim merkezi bulunmamaktadır. Devrek ise 1519 Tahririnde 60 Hane, 13 mücerred, 2 muaf, 1568 tahririnde 118 hane, 3 mücerred ve 3 muaf nüfusu bulunan bir köy olarak kaydedilmiştir. Ancak yine bu ifadelerin ortaya çıkardığı neticeye göre, Hızırbegeli nahiyesi Devrek ve Çarşamba adlarıyla iki kazaya taksim edilmiştir. Son tahrire ait mufassal deftere göre köylerin 19 tanesi Hızırbegeli’ne, 20 tanesi Çarşamba’ya, 12 tanesi Devrek’e tabidir.
1519 tahririne göre Hızırbegeli’ne 52 köy, 9 mezraa bağlıdır. Son tahrirde ise meskûn mezra bulunmamaktadır
Aynı tarihlerde Hazırlanan Bolu Livası Kanunu‘nda Devrek ve Çarşamba ile ilgili Bölüm vardır. Kanunun 26. Maddesi aynen şöyledir:
“ve Hızırbegeli’nde (Hızırbey ili) Devrek ve Çarşamba Kazalarında esir satılsa tarafeynden sekiz akça alınur at ve katır satılsa iki tarafdan dört akça alınur sığır satılsa iki akça alınur koyun ayakdan satılsa iki koyuna bir akça ve eger boğazlanup satılsa dört koyuna bir akça alınur sığır göni satılsa yarım akça alınur ve tuz ve koz ve kil ve kestane ve sabun ve keten ve meyve satılsa her yükden bir akça alınur amma ayakdan satmayup döküp satsa sergi pulı deyu yarım akça alınur ve ba’zi cinsden rubu pul alınur ve bezzaz ta’ifesinden kendü mülk dükkanında otursa nesne alınmaz mülk dükkanında oturmayanlardan dükkan başına rubu pul alınur buğday ve sa’ir hububat satılsa mudda bir kile alınur panpuk yükinden iki akça alınur.”
1519 Tahririnde Hızırbegeli (Hızır Bey İli) Köyleri
02.Arslan Divanı
03.Türk-eri Divanı
04.Başsız-burgaz Divanı
05.Bedil Divanı
06.Çömlekçi Divanı
07.Değirmen-özü Divanı
08.Gedüz Divanı
10.Hoca Divanı
11.Horcanus Divanı
12.İne-düğün-özü Divanı
13.Kayı Divanı
14.Kilise Divanı
15.Kokurdan Divanı
16.Kudlapa Divanı
18.Türk-eri Divanı
19.Ulu-köy Divanı
20.Unusa Yahya Bey Divanı
21.Yahya-bey Divanı
22Yassı-viran Divanı
23.Yüz-dutan Divanı
02.Ak-pınar karyesi
03.Ak-su karyesi
04.Akça-su karyesi
05.Ayakluca karyesi
06.Başsuz-burgaz karyesi
07.Baş karyesi,
08.Bedil karyesi
09.Burun-kaya karyesi
10.Çatak karyesi
11.Çömlekçi karyesi
12.Değirmen-özü-diğer karyesi
13.Demürcü karyesi
14.Devrek karyesi
15.Dirgine karyesi
17.Gerdek-özü karyesi
18.Günec karyesi
19.Güneyce karyesi
20.Işıklu karyesi
21.Karaca-viran karyesi
22.Kavala karyesi
23.Kavalak karyesi
24.Kiruz karyesi
25.Kürne karyesi
26.Malya karyesi
27.Miskine karyesi
28.Mülk karyesi
29.Narken (?) karyesi
30.Oluklar (?) karyesi
32.Sabunar karyesi
33.Tacdar karyesi
34.Uzun-güney karyesi
35.Uzun-kiriş karyesi
36.Yalanda karyesi
37.Yassı-viran karyesi
38.Yellüce karyesi
39.Yılanluca karyesi
40.Yoğun-Hatun karyesi
41.Yuva karyesi- Süleyman-Hoca çiftliği
42.Yürküs (Türk-eri) karyesi
2. Müşerref çiftliği -Yüz-dutan Divanı
3. Süleyman-Hoca çiftliği -Yuva karyesi
Hızırbegeli- Hızır bey ili İdare Teşkilatında Devrek -Çarşamba
1- B.A Topu defterleri 51 no sayfa, 30 1512–1520 yılları:
Nahiye-i Hızırbegeli ma’a Devrek – yani burada Nahiye Bölge anlamında kullanılmış Hızırbegeli (Hızırbey ili) Bölgesine bağlı Devrek Hızırbegeli (Hızırbey ili) ile beraber.
2- K.K Tapu defterleri 19 no v,35a 1568–1572 yılları:
Nahiye-i Hızırbegeli ma’a Çarşamba- yani burada Nahiye Bölge anlamında kullanmış Hızırbegeli (Hızırbey ili) Bölgesine bağlı Çarşamaba (Çaycuma) Hızırbegeli (Hızırbey ili) ile beraber.
3- Evkaf Defteri M.C B/15,v,la 1519 yılları:
Der-Nahiye-i Hızırbegeli ‘ an Kaza-yı Devrek’ an- Kaza-yı Çarşamba – yani burada Nahiye Bölge anlamında kullanmış İdari yönden Hızırbegeli’den (Hızırbey ilinden)bağlı Yönetilen Bölgedeki Devrek, Çarşamba mali yönden beraber yönetilir.
4- K.K Tapu Defterleri 547 no,v,188b 1568 yılları:
Nahiye-i Hızırbegeli ma’a Devrek ve Çarşamba (1568)- yani burada Nahiye Bölge anlamında kullanmış. Bölgeyi kuşatan alan Hızırbegeli’den (Hızırbey ili) Devrek ve Çarşamba (Çaycuma)’ya kadar.
1519 Tahriri’nde Bolu Sancağı Zeametleri (Osmanlılar devrinde Sipahilere ve diğer ileri gelen askerlere verilen vergisini almak için ayrılan arazi) arasında Devrek Pazarı ve Hızırbegeli (Hızırbey ili) Şöyle yazılmıştır:
“Zeamet sahibi Tımar-ı İsa v. Yapa, ber-vech-i zeamet—Gelirleri Hızırbegeli’den 2 Köy ve Devrek Bazarı—14.267”
-zeamet sahibi isa’nın geliri Hızırbegeli den (Hızırbey ili) 2 köy ile birlikte Devrek pazarından toplanan tutar 14.267—-
“Zeamet-i Hızırbegeli, Musa Beg v. Yaralu 6 Köy ve bir çiftlik hasılı—27.300”
Zeamet sahibi Musa bey’in 6 köy ve bir çiftlik hasılatı ile birlikte tutarı 27.300.
1531 yılından sonra Bolu sancak beyi Mirliva (Vali) Musa bey’in Devrek karyesi için alınan hasılatı şöyle geçer:
“Karye-i Devrek ma’a Bazar-ı Devrek hasıl 7499”
Yani Devrek Karyesi ile beraber Devrek Pazarı hâsılatı (Kazancı, Gelir, Hasılatı) 7499 gelir Bolu Sancak beyi Mirliva Musa bey tarafından alınmıştır.
1569 Tahririne göre Bolu sancağına bağlı zeametler (Osmanlılar devrinde Sipahilere verilen vergisini almak için ayrılan arazi) arasında Devrek Şöyle yazılmıştır:
“Zeamet sahibi Timar-ı Hasan Çavuş, ‘an-çavuşan-ı dergâh-ı Ali, ber vech-i zeamet—Gelirleri Bac-ı bazar-ı Devrek ma’a ihtisab-ı mezkür ve 2 köyün hâsılı tutarı–19.999″
-Yani zeamet sahibi saray çavuşlarından Hasan Çavuş’dan Padişah kapısı çavuşlar olarak zeamet gelirleri Devrek pazarının vergisi ile beraber adı geçen memurun ve 2 köyün hâsılatı olan tutar 19.999.
İdari yapıda şehir ve kasaba olarak tavsif edilen nahiye merkezleri dışında Düzce, Devrek ve Eflani’de de büyük pazarların kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu kabil yerlerdeki pazarların gelirleri, pazarın asayişinden mesul olan memurların aldıkları ihtisab vergisi ve diğer vergilerle birlikte alındığından yalnız pazar gelirlerinin tespiti zordur.
Hızırbegeli (Hızırbey ili) Devrek’te dâhil olarak tımar gelirlerine bakarsak 1519 yılında 19 adet tımar geliri 93.876 1531 yılındaki gelir 19 adet tımar geliri 104,306 1568 yılındaki gelir 36 adet tımar 213.766 tutarındadır.
Hızırbegeli (Hızırbey ili) Devrek ile beraber Çarşamba’dan alınan Avarız haneleri Avarız- fevkalade hallerde bilhassa harb sebebiyle alınan vergilerdir.
1519 yılında Hızırbegeli (Hızırbey ili) Devrek ile beraber Çarşambada yekûn 1793 hane 1568 de 3682 avarız hane vardır hanelere göre alınan avarız 1568 yılında 3662 yekûn 1568 yılında 20 muaf vardır.
Hızırbegeli (Hızırbey ili) Devrek de dâhil konargöçer cemaatler ve bu cemaatlerin tabi oldukları, kışladıkları yerlere göre şöyledir:
1- Cemaat-i Yolbegiler:
Hızırbegeli (Hızırbey ili) nahiyesinde kışlamaktadırlar. 1519 tahririnde 150 hane, 2 muhassıl (Talebe, Hasıl eden), 1 malul (hastalıklı, sakat) -1568 tahririnde 115 hane vardır.
Hızrbegeli (Hızırbey ili), Devrek ve Çarşambada vakıflar 1519–1568 kayıtları
1- Kabaclar Camii:
Yenice nahiyesinin Devrek’e bağlı Kabaclar köyündedir. Calabverdi Sofi tarafından yaptırılmıştır Tamiri için de bir bahçe banisi (yapan) tarafından vakf-ı evlat edilmiştir.
2- Kadı Müeyyed Camii:
Hızırbegeli ( Hızırbey ili) nahiyesi Çarşamba Kazasının Bedil köyündedir. Banisi (Yapan) olan Kadı Müeyyed tarafından 5000 akça nakit para ve değirmen vakfedilmiştir.
3- Enbiya Mescidi:
Hızırbegeli (hızırbey ili) nahiyesinin Enye Dekinözü köyündedir. 4 muddluk vakıf yeri olup 106 akça hasılı vardır.
4: Kayı Divanı Cuma mescidi. (Kaypaklar):
Hızrbegeli ( Hızırbey ili) nahiyesinin Kayı Divanı’ndadır. 109 akça hâsılı olan bir vakıf tarlası vardır.
5- Hasan Şehy Zaviyesi:
Hırbegeli (Hızırbey ili) nahiyesinin Bedil köyündedir. Candaroğululları zamanından 283 akça hâsılı olan bir çiftlik vakıf yeri vardır.
6- Candaroğulları vakıfları=Ciheti acıkca belli olamayan vakıflar:
Hızırbegeli’de (Hızırbey ili) Mülk köyünde 293 akça geliri olan Hoca Ali oğlu Bayezid Fakih’in yeri vakıftır. Bayezid Beg ve Hüdavendigar ve Emir Süleymen Çelebi nişanları vardır.
=TD 547,v,.196b
16. yüzyıldan sonra Devrek ve Çarşamba için kaza tabiri kullanılmış ise de bundan bir idare ünite anlamı çıkarmamak lazımdır. Bu kasabaların çoğu idari bölümleri gösteren tahrir defterlerinde “nahiye” diye tanımlanmaktadır. Burada kaza kelimesi bir kadı veya kadı naibinin mıntıkası anlamında kullanılmıştır. Bu kazalar İdare yönünden Bolu livasına bağlıdırlar.
Devrek ile ilgili kayıt, belge ve bilgilerin çoğunu burada yazmak isterim ancak uzun olduğundan okuyucunun kafasını da yormak istemedim.
Yazdığım bu bilgiler umarım Devrek tarihi yazanlara bir fikir verir.
TEŞEKKÜR
“Tarihi bakımından Devrek 1 ve 2”
adlı araştırma ve yazılarımda bana, özellikle 15 ve 16. yüzyıl ile ilgili olarak her türlü bilgi, belge, makale, desteği sağlayan sayın Prof. Dr. Kenan Ziya Taş’a teşekkür ederim.
Yararlanılan kaynaklardan bazıları
- Prof. Dr. Kenan Ziya Taş –”Fatih Devrine Ait Bir Tahrir Defteri”, OTAM, sayı–7–1996 Ankara -sayfa: 427–471,
- Prof.Dr. Kenan Ziya Taş –”16.Yüzyılda Safranbolu İdari Yapısı ve Vakıfları” A.Ü.D.T.C.F.Tarih Araştırmaları Dergisi c.XVIII s,29, 1996, Ankara sayfa: 199–206.
- Yücel Özkaya – “18. Yüzyılda Osmanlı Toplumu” İstanbul- Y.K.Y.- 2008
- Abdullah Cemal -”Türkiye’nin Sıhhi-yi İçtimai Coğrafyası Zonguldak Sancağı” Ankara-Öğüt Matbaası–1922
- “438 Numaralı muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri c.1–2 Tarih–1530” Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yayını-Ankara–1994
- “6.Numaralı Mühimme Defteri–972/1564-1565” T.C.B.D.A.G.M. Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayın.28 Ankara–1995
- “3.Numaralı Mühimme Defteri–966–968/1558-1560” T.C.B.D.A.G.M. Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayın.12- Ankara–1993
- Ferit Develioğlu -”Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat” yayına hazırlayan Aydın Sami Güneyçal-Ankara- Aydın Kitapevi–1993
- Emin Çakıroğlu ”Bugünkü Devrek Kasabası” A.Ü.D.T.C. Fakülte dergisi c.3-sayı.4 Türk Tarih Kurumu Basımevi- Ankara–1945- sayfa.403–406
- Vehice Tönük ”Türkiye’de İdare Teşkilatı’nın Tarihi Gelişimi ve Bugünkü Durumu”- İçişleri Bakanlığı yayınlarından seri.3-sayı.1- Ankara–1945