Çok tatil bizi fakirleştiriyor

Her yıl 1 ocak tarihinin neden tatil edildiğini anlayan var mı? Yeni bir yıla girince(?) neden işe gitmiyoruz? Bu kadar akıl dışı, bu kadar saçma, bu kadar dünyadan kopuk bir uygulama neden yıllardır devam ediyor anlayabilmiş değilim.

1 Mayıs günü sadece işçiler için tatil olabilir. Memurlar o gün neden tatil yapıyor? Okullar neden kapatılıyor? İşçiler haklarını aramak, taleplerini iletmek için gösteri yapabilir, yürüyebilir, toplantı yapabilir. O gün niçin herkes tatil yapıyor?

Ulaşım olanaklarının çok arttığı çağımızda dini bayram tatillerini 3-9 gün yapmanın mantığı nedir? Sadece 1 gün bayramlaşma, görüşme, kaynaşma için yeterli olur. Bu kadar abartmanın ne anlamı var? İhracat fazlamız yok. Çok petrol yok. Çok doğal gaz yok. Madenlerimiz de çok para getirmiyor. O halde dini bayramları 3-9 gün yapmak bize zarar veriyor.

İslam dini çalışmayı emreder. Ayrıca toplumun bir bölümü İslam dinine mensup değil. Üretimi bu kadar kesintiye uğratmak akıl işi değildir.

Japonlar aptal, saf, inek, sersem olduğu için mi yılda 240 gün okula gidiyor? Bizde ise sözde 180 gün okula gidiliyor. Bu büyük bir yalandır. Senenin başında ilk hafta ders olmaz. 1. dönemin son 2 haftasında ders olmaz. 2. dönemin başında 1 hafta ders olmaz. Haziran ayında son 3 hafta asla ders olmaz. 5 cm kar yağdığında da hemen okullar tatil edilir. Sonuç olarak çocuklarımız yılda sadece 140 gün okula gider. 30 gün de devamsızlık yapmak hakkı vardır. Bunu da düştüğümüzde yılda 110 – 120 gün okula giden bir çocuk karşımıza çıkar. Bu kadar az süreli olarak eğitim alan bir kişiden verimlilik, patent, başarı, azim beklemek olası değildir.

MEB bünyesinde 1150.000 civarında öğretmen çalışıyor. Bunların 4’te 1’i sadece 2 gün (15 saat) okula giderek ayda 28-33 bin TL maaş alıyorlar. On yıllardır bu hukuksuzluğa, tembelliğe dur diyen yoktur.

Bir öğretmen dersi olsun ya da olmasın haftanın 4 günü yani 40 saat okulda olmalı, tüm çalışmalarını kurumunda yapmalıdır.

Sahte sarı sendikalar bu laçkalığa, tembelliğe asla dur demez. Zira onların üyeleri bunu istemez. 3 iri eğitim sendikasının son 30 yılda bu konuda tek öneri dile getirdiğini duymadım.

Özel sektörün büyük dilimi haftada 40-45 saat, yüksek verimlilikte çalışmaktadır. Onlara asla sözüm yoktur. Ancak kamu kurumlarında görev alan memur ve işçilerin verimli olarak çalışma süreleri inanın günde 4 saati geçmez.

32 yıl MEB bünyesinde eğitimci ve idareci olarak çalıştım. Beni en çok yoran hususların başında gelen nokta derse geç giren, girse bile konu anlatmayan, yan gelip yatan öğretmenlerin çokluğu olmuştur.

Özellikle mesleki-teknik öğretim okullarında atölye derslerine giren öğretmenlerin çoğu bölümdeki odalarında saatlerce lak lak ederler. Öğrenciler de atölyelerde boş boş otururlar.

Teknik öğretmenler haftada 20 saat maaş karşılığı ders anlatır. 29 saate kadar de ek ders ücreti alırlar. Ellerine ayda 40 bin TL kadar para geçer. Ama çoğunluk verimli olarak ders işlemez. Sınıflardaki öğrenciler 8-12 kişilik gruplara bölünür. Derse 1-2 öğretmen girer. 1-2 öğretmen de çoğunlukla etrafta aylaklık eder. Bu konuları ifşa ettiğim için binlerce öğretmen bana nefret mesajları iletir.

Sonuç olarak ülkemiz üretimden kopuktur. Her alanda laçkalık, ilkellik vardır. Resmi tatillerin yarı yarıya azaltılması şarttır. Hem çok tatil yapıyoruz hem de iş yerinde verimsiz mesai yapıyoruz.

İleri Batı ülkeleri çalışma sürelerini ve günlerini kısaltıyor. Çünkü onlarda nüfus artış hızı durdu. Ekonomileri güçlü. Cari açıkları yok.

Ne zaman ki bizim de refah seviyemiz artar, kişi başı ulusal gelir 40 bin dolar civarına gelir, o zaman tatilleri artırabiliriz.

Ali Özdemir
(Eğitimci/Yazar)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir